• Kategoriler
    • Diziler
    • Gezi Rehberi
    • Kadın
    • Kimdir
    • Kitaplar
    • Listeler
    • Nedir
    • Oyunlar
    • Sağlık
    • Sinema
    • Tarih
    • Teknoloji
    • Yemek
  • Sinema
  • Diziler
  • Türk internet kullanıcısının kaliteli içerik ihtiyacına en iyi şekilde cevap verebilmek için yola çıktık. Özgün, kaliteli, doğru ve daima güncel içerikleri, çok farklı alanlarda sunmayı amaçlıyoruz.

  • Kategoriler
    • Diziler
    • Gezi Rehberi
    • Kadın
    • Kimdir
    • Kitaplar
    • Listeler
    • Nedir
    • Oyunlar
    • Sağlık
    • Sinema
    • Tarih
    • Teknoloji
    • Yemek
  • Sinema
  • Diziler
Ana Sayfa » Sinema

En İyi Dram Filmleri: Ağlatan ve Etki Bırakan 58 Film



Dram filmleri, seyircisini ağlatan ve bir süre etkisinde bırakan yapımlardır. Öyle ki bazı sahneler, ömür boyu izleyenlerin aklından çıkamayabilir. Nasıl ki herkesin hayatı farklı ise, bir film başka insanlar üzerinde de farklı etkiler bırakabilir. Özellikle sizin hayatınıza dokunan bir sahne, sizi göz yaşlarına boğar ve hayatınızın sonuna kadar da o sahne aklınızda kalır.

Dram filmleri, aksiyon ve bilim kurgu ile beraber günümüzde hala en çok eserin verildiği alanlar diyebiliriz. Listemizde ağırlıklı olarak yabancı dram filmleri göreceksiniz. Sıralamayı IMDb puanına göre yapmıyor olsak da, yine de sıralama yaparken değerlendirdiğimizi bilmenizi isterim. En iyi dram filmleri; hayatın içinden karakterleri ve sahneleri ile bizde etki bırakmaktadır. En iyi dram filmleri sıralamasını yaparken, konusu sadece dram olan filmleri seçmeye çalıştık. Yani bir film hem aksiyon, hem komedi ve hem de dramatik ögeler içeriyorsa ve ‘dram’ ağır basmıyorsa, onu listeye eklemedik.

Elbette listede gözden kaçırdığımız çok iyi filmler olacaktır. Siz de sevdiğiniz dram filmlerini, konumuzun altında bulunan yorum kutucuğundan bizlere ulaştırabilirsiniz. Şimdiden peçeteleri hazırlayın ve aşağıdan kendinize en uygun dram filmini seçin. Bu paragrafın üzerindeki menüden, film isimlerine bakarak, film tanıtımına hızlıca geçiş sağlayabilirsiniz.

Not: Listemizde ağırlıklı olarak 2000 yılı ve sonrasında çekilmiş filmlere yer vermeye çalıştık. Elbette milenyum öncesinde de muhteşem dram filmleri var fakat, onları da katmaya kalkarsak, listenin okunması saatler sürebilirdi. İleride 2000 öncesi en iyi dram filmleri gibi bir liste de hazırlamayı düşünüyorum.

Mother!

Mother

Aslında yine çok iyi bir Darren Aronofsky filmi ile karşı karşıyayız. Filmi izlemeden önce kesinlikle tüm spoiler içeren yazılardan uzak durmalısınız. Film sırlarla dolu olduğu için, ben de bu kısa tanıtımda olabildiğince izleyiş zevkinizi etkilemeden, film hakkında bilgiler vereceğim. Sıradan bir çift, dünyanın geri kalanı gibi çok sıradan bir hayat yaşamaktadır. Bu çiftin hayatları, evlerine gelen misafir yüzünden değişecektir. Gelen misafirin bir amacı vardır ve bu amaç, misafirin eşinin de eve gelmesi ile iyice ortaya çıkar.

Gizemli ve adeta bir şifre çözer gibi izleyeceğini yapımda, ünlü yıldız Jennifer Lawrence’in muhteşem bir oyunculuk performansı sergilediğini söyleyebiliriz. Güzel yıldıza, Javier Bardem eşlik etmektedir. 2017 yılında vizyona giren ‘Anne!’ dram filmini, gizemli filmleri sevenlere öneriyorum.

IMDB puanı: 6.6

Melancholia (Melankoli)

Melancholia

Bazı filmler vardır, izledikten sonra insana hayatı adeta sorgulatırlar. İşte Melankoli de öyle filmlerden. Kirsten Dunst ve Charlotte Gainsbourg harika bir iş çıkarmışlar. Filmi tek başınıza değil, bir arkadaşınızla veya sevdiğinizle izlemenizi öneriyorum. İki ayrı kadının, dünyanın sonu yaklaşırken ki değişimlerini izleyeceksiniz. Filmdeki en etkileyici şey ise diyalogların çarpıcılığı.

Kardeşler oldukça zıt karakterlere sahipler. Claire, evli ve çocuk sahibidir, kocası çok zengindir. Dev bir konakta yaşayan Claire, çok şüpheci ve fazlası ile sıradan bir insan. Justine ise depresif ve normalden daha da sakin bir insandır, genelde mutsuzdur. Film, Justine’nin düğün sahnesi ile başlar fakat buna düğün sahnesi demeye bin şahit ister. Karakterler düğün ile o kadar ilgisizdir ki, bu durum bile izleyenleri gerer. Çekim teknikleri ve kurgu gerçekten olabileceğinin en iyi seviyesindedir. Lars von Trier, filmi çekerken bir planının olduğunu ve izleyenlerden hiç kimsenin bu planı anlayamayacağını da iddia etmektedir. Bakalım siz anlayabilecek misiniz? Film 2011 yılında vizyona girmiştir.

IMDB puanı: 7.2

The Tree of Life

The Tree of Life

Üzerinde fazlası ile tartışma yapılmış, festivallerde daima eleştirilmiş ve fakat bir o kadar da sevilmiş bir yapım. Başrolünde Brad Pitt ve Sean Penn gibi ünlü oyuncuların bulunduğu filmde, bir çocuğun küçüklük ve yetişkin yıllarını izliyoruz. Fazlası ile gerçekçi olan filmde, kendinizi o çocuk yerine koyacak ve çocuğun babası ile ilişkilerini içselleştireceksiniz.

Aslında bir sanat filmi değil fakat her izleyende aynı etkiyi bırakmadığı için bazı kişiler filmi fazlası ile olumsuz eleştirebiliyorlar. Özetlemek gerekirse bu filmi sevip sevmemeniz, öncesinde nasıl bir hayat yaşadığınıza bağlı olabilir. Film Amerika’nın Texas eyaletinde ve 50’li yıllarda geçiyor. Yönetmen ve senarist Terrence Malick. Çocuğun babasını Brad Pitt, annesini ise Jessica Chastain canlandırıyor.

IMDB puanı: 6.8

Mud (Kaçak)

Mud

Mud, bir kanun kaçağıdır fakat aynı zamanda aşıktır. İşlediği suçu da aşık olduğu kadın yüzünden işlemiştir. Bu nedenle ödül avcıları ve polisler tarafından tüm ülkede aranan bir adam haline dönüşmüştür. Mud, kendisini arayanlardan kaçmak için bir adaya kaçar ve burada iki çocuk ile karşılaşır. Çocuklar ile arasında ilginç bir ilişki oluşacaktır. Mud, kaçmaktadır fakat aşık olduğu kadın Juniper’i görmek için de yanıp tutuşmaktadır.

Mud’un Juniper’e ne kadar aşık olduğunu gören Ellis ve Neckbone isimli çocuklar, ona yardım etmeye karar verirler. Hayatının herhangi bir döneminde tutkulu ve biraz da sorunlu bir aşk yaşayanları, fazlası ile etkileyecek bir dram filmi. Jeff Nichols tarafından yönetilen filmde, Matthew McConaughey, Reese Witherspoon, Tye Sheridan, Jacob Lofland, Sam Shepard gibi ünlü oyuncular rol almaktadır.

IMDB puanı: 7.4

The Thin Red Line (İnce Kırmızı Hat)

The Thin Red Line

İkinci Dünya Savaşı’nda geçmekte olan film, askerlerin daha savaşın başında evlerinden çıkıp gemiler ile yola çıkmaları ve savaşın bitip evlerine kadar dönmelerini anlatmaktadır. Bir askerin yaşadığı tüm acılar, hasretler ve sevinçleri tüm çıplaklığı ile ekrana yansıtmayı başaran The Thin Red Line, Amerika ve Japonya arasındaki savaşı konu almaktadır. Savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu ve binlerce insanın çoğu zaman bir hiç uğruna öldüğünü düşünmemize sebep olan bir yapım.

Savaşın getirdiği acıları ve insan ilişkilerini, yoğun bir dram teması ile izleyecek ve çoğu zaman kendinizi sorgular halde bulacaksınız. Dram temasının yanında, muhteşem savaş sahnelerinin de bulunduğunu söyleyelim. Filmde en çok dikkatimi çeken ise çok fazla karakterin olması, bu da koca bir filmi birkaç karakter üzerinden izlemenizin önüne geçmiş oluyor. Jim Caviezel, Sean Penn, Nick Nolte, Kirk Acevedo gibi isimlerin rol aldığı filmin yönetmeni, verdiği uzun süreli araya 1998 yapımı İnce Kırmızı Hat filmi ile son veren Terrence Malick.

IMDB puanı: 7.6

The Judge (Yargıç)

The Judge

Öncelikle uyaralım, filmi izledikten sonra içinizde yoğun bir hakim veya avukat olma isteği uyanabilir. Üniversite tercihleri arefesinde izlemenizi önermiyorum (ciddiyim). Adında anlayacağınız gibi filmin ana konusu, bir dava üzerinden gidiyor. Robert Downey Jr. ve Robert Duvall, Oscara layık performansları ile izleyiciyi ekrana bağlamayı başarıyorlar. İzleyebileceğiniz en iyi mahkeme filmleri arasında bulunuyor kesinlikle.

2014’te çekilmiş en iyi dram filmleri arasında yer alan The Judge, Chicago’da yaşayan başarılı avukat Hank Palmer’in hikayesini anlatmaktadır. Çok önemli bir dava öncesinde, annesi ölür ve babası ile de görüşmüyor olması, ailesinin artık tamamen yok olmasına sebep olur. Annesinin ölümü ile köyüne giden Hank’ı, burada bir sürpriz beklemektedir. David Dobkin’in yönettiği filmi, en kısa zamanda izlemenizi öneriyorum.

IMDB puanı: 7.4

25th Hour (25. Saat)

25th Hour

Hapse gireceği kesinleşmiş bir uyuşturucu satıcısının son gününü anlatan film, yine bir Spike Lee şaheseri diyebiliriz. Hayatın içinden konular sinemaya taşımayı seven başarılı yönetmen, 25th Hour filmini David Benioff’un aynı isimli romanından uyarlamıştır. Filmdeki insan ilişkileri ve diyaloglar, fazlası ile gerçekçi ve bir Amerikan filmi geleneği ile örtüşmüyor.

Filmde baş kahramanımız Monty Brogan ve Monty, tek kelime ile ‘suçlu’ bir adam. Hayatı boyunca suç işleyerek yaşamış bu adamın artık kaçacak gücü yoktur ve polis ensesindedir. Cezası kesinleşmiş ve 7 yıl hapis yatacak olan Monty’nin, yaşamak için sadece 24 saati kalmıştır. Bu gün için çok ciddi bir plan yapmaz ve sevdikleri ile günü bitirme kararı alır. O karar almıştır fakat hayat da sürprizler ile doludur. Oyuncular arasında Edward Norton, Barry Pepper, Philip Seymour Hoffman gibi ünlü isimler bulunuyor.

IMDB puanı: 7.7

Adaptation (Tersyüz)

Adaptation

Charlie Kaufman tarafından, Susan Orlean’ın kitabından sinemaya uyarlanan Adaptation, çok ince detayların bezendiği ve dikkatle izlenilmesi gereken bir komedi drama filmi. Üzerinde sayfalarca incelemenin yapıldığı film aslında Charlie Kaufman’ın, The Orchid Thief isimli romanın senaryolaştırılma çabasını içermektedir. Aslında bunu söylemiştik değil mi? İşte film biraz karışık, büyüsünü bozmamak adına sadece izlemenizi tavsiye ediyorum.

Oyuncu kadrosu da bir hayli güçlü; Nicolas Cage, Meryl Streep, Chris Cooper, Tilda Swinton gibi isimleri Adaptation filminde göreceksiniz.

IMDB puanı: 7.7

The Next Three Days

The Next Three Days

İzlerken gerilmek, kimi yerlerde ağlamak ve hatta heyecandan tırnaklarınızı size yedirecek bir film arıyorsanız, aradığınız film The Next Three Days diyebilirim. John sıradan bir öğretmendir ve Lara ile mutlu bir evliliği vardır. Lara, bir anda kendisini cinayet soruşturmasının içerisinde bulur ve ailenin hayatı kararır.

Mahkemede masum olduğunu kanıtlayamayan Lara, suçlu bulunur ve hapse atılır. John eşinin suçsuz olduğundan emindir ve onun yokluğunda oğlu ile yaşamaya başlar. Bir yandan hayatına devam ederken, diğer yandan eşini hapishaneden çıkarmanın yollarını arar, artık onu kurtarmak için yaşayacaktır. Seven bir adamın, sıradan bir insan dahi olsa neler yapabileceğiniz göreceğiniz bu sürükleyici filmi, kesinlikle izlemelisiniz. Aksiyon sahneleri bir yana, 2010 yılında çekilmiş en iyi dram filmleri arasında bulunmaktadır.

IMDB puanı: 7.4

Chocolat

Chocolat

İzlerken mutlaka yanınızda çikolata bulundurun, hatta bol miktarda çikolata bulundurun. Hayat hepimizi bazı zamanlar yorabilir ve hatta yaşama isteğimizi bile sömürebilir. İşte tam da o anda, mutlu olmak için izlenecek filmler arasında bulunuyor Chocolat. Johnny Depp, Juliette Binoche, Judi Dench, Alfred Molina, Carrie-Anne Moss gibi ünlü oyuncuların bulunduğu film, Lasse Hallström tarafından yönetiliyor.

Hikayenin konusu Fransa’daki küçük bir kasabada geçmektedir. Kasabaya taşınan 2 kadın, kasabanın o sıradan hayatının tam aksine fazlası ile renklilerdir. Bir çikolata mağazası açarlar ve kasaba halkını farklı bir dünyaya davet ederler. Çikolata olayı, kasabayı da ikiye bölecektir ve adeta bir savaş başlatacaktır. Enfes bir film sizi bekliyor.

IMDB puanı: 7.3

The Boy in the Striped Pyjamas (Çizgili Pijamalı Çocuk)

The Boy in the Striped Pyjamas

Avrupa’nın ve dünyanın yaşadığı en büyük trajedilerden bir tanesi olan İkinci Dünya Savaşı, her daim yetişkinlerin gözünden ve savaş sahneleri ile seyirciye anlatılsa da, The Boy in the Striped Pyjamas filminde bu vahşeti bir çocuğun gözünden izliyor olacağız. Filmde neredeyse hiç savaş sahnesi yok fakat çok etkileyici diyaloglar ve dramatik sahneler bulunuyor. Bir süre sonra kendinizi filmin içinde bulacağınızın garantisini veriyorum.

Arkadaş olmaya çalışan 2. çocuk, ne yazık ki çocukluklarını bu savaş evresinde yaşamaktadır. 8 yaşındaki Bruno, Berlin’de yaşamaktadır fakat savaş sebebi ile Polonya’ya taşınmak zorunda kalırlar. Polonya’da yeni bir arkadaş edinir fakat bu arkadaşı Yahudi’dir ve onunla ancak tellerin arkasından konuşabilmektedir. Bruno ve ailesi, Yahudilerin toplandığı Auschwitz toplama kampına çok yakın bir konumda yaşamaktadır. Bruno’nun ailesi ise bu yeni arkadaşından onu ayırmak istemektedir zira çocuğun başına ne geleceğini çok iyi bilmektedir. Dram ve savaş filmleri arasında ayrı bir yeri olan Çizgi Pijamalı Çocuk, Mark Herman tarafından yönetilmektedir. Oyuncu kadrosunda ise Asa Butterfield, David Thewlis, Rupert Friend, Zac Mattoon O’Brien gibi isimler mevcut.

IMDB puanı: 7.8

Me Before You (Senden Önce Ben)

Me Before You

Ağlatacak filmler arayanlar için birebir, romantik bir baş yapıt. Son dönemin parlak yıldızlarından olan Emilia Clarke’ın başrolde olduğu filmde ona Sam Claflin, Janet McTeer ve Charles Dance eşlik ediyor. Filmin yönetmen koltuğunda ise Thea Sharrock oturmaktadır.

Filmin baş erkek karakteri, yarı felçli bir adamdır ve ömrünün geri kalanını tekerlekli sandalyede geçirecektir. Kendisine bakıcı olarak bir genç kızı bulan adam, bu kızla yeni bir hayata başlayacaktır. Önceleri birbirlerinden hiç haz etmeyen ikili, birbirlerini keşfettikçe bu durum değişecektir. Bir roman uyarlaması olan Me Before You, 2016 yılında çekilmiş en iyi dram filmleri arasında gösterilmektedir.

IMDB puanı: 7.4

Blue Valentine (Aşk ve Küller)

Blue Valentine

Canınızı yakacak ve bazen de canınızı sıkacak bir hikaye daha. Blue Valentine, başarısız bir evliliği konu almaktadır. Cindy ve Dean, evliliklerini kurtarmak adına birbirlerini çok sevdiklerin yılları düşünmeye başlarlar. Yönetmen Derek Cianfrance’ın üzerinde 10 yıldan fazla çalıştığı senaryo, oldukça etkileyici.

Filmde tutkulu bir erkek görüyoruz ve bu erkek, sevdiği kadına bağlanırken aslında farkında olmadan onu değiştirmeye çalışıyor. Kadın için kendisine bağlı bir tutkulu erkek kulağa hoş gelse de, belki de mutlu olmak için bu yeterli gelmiyor. Kendileri ile çelişen insanlar, çarpık hayat ilişkileri ve aşkın türlü hallerini, Aşk ve Küller filminde göreceksiniz. Ryan Gosling, Michelle Williams, John Doman ve Faith Wladyka, filmin oyuncu kadrosunda.

IMDB puanı: 7.4

Revolutionary Road (Hayallerin Peşinde)

Revolutionary Road

Büyük şehirlerde yaşayan insanlar arasında dönen en büyük geyiklerden birisi, mutluluğu aramak için şehir değiştirme muhabbetleridir. Bu aslında geyik olarak ifade edilse de, insanın içerisindeki boşluğu ifade etmektedir. Hepimiz bir oturup 5 dakika düşündüğümüz zaman, hayatımızın aslında ne kadar boş olduğunu fark edebilmekteyiz. Fakat her bir yanımızı sarmış olan kapitalizm, bizi kendi içindeki kaos ile beslemekte ve bu konuyu bize çok çabuk unutturabilmektedir. Bu nedenle bir türlü harekete geçmez ve o dev şehrimizde yaşamaya devam ederiz.

Filmdeki April ve Frank, Revolutionary Road’daki yeni yaşamlarına bu şekilde başlarlar. Ayrıca bu film, DiCaprio ve Winslet’in tekrar buluşması adına da bir nesil için çok değerlidir. Çift birbirlerini çok sevmekte fakat monoton hayatlarından da bir o kadar sıkılmış durumdadır. Coşkularını daima bastıran April ve Frank, bir süre sonra April’in Paris’e gitme isteği ile ortaya çıkar. April tutkuludur fakat Frank bu tutkuya cevap vermez zira işinde terfi almıştır. April’in tek istediği ise bu katı şehir hayatından kurtulup, herhangi güzel bir yere gitmektir. Hayata dair güzel tespitleri bulunan bu dram filmini mutlaka izlemenizi öneriyorum. Özellikle hayalleri olan ve bu hayalleri için harekete geçemeyenler kaçırmasın. Yaşadığınız ikilemlerin tamamı, filmde ekrana çok iyi şekilde yansıtılıyor.

IMDB puanı: 7.3

Blue Jasmine

Blue Jasmine

Woody Allen tarafından çekilmiş kesinlikle en iyi filmlerden bir tanesi. 2013 yapımı olan ‘Mavi Yasemin’ filminin elbette tek özeti Cate Blanchett. Oyuncu, adeta tek başına bir oyunculuk dersi vermekte ve karakteri yaşamaktan da öteye yaşatmaktadır. Film içerisinde çok fazla detay var ve her detayı keşfetmeniz size ayrı bir ziyafet yaşatıyor. Filmde aksiyon sahneleri yok fakat umutlar, korkular ve zaaflar bolca yer alıyor.

Jasmine, New York’ta yaşamaktadır ve kocası milyarderdir. Haliyle çok gösterişli bir hayat sürmektedir fakat eşi Hal, bir anda iflasın eşiğine gelir. Bu nedenle Jasmine evi terk eder ve kız kardeşinin yanına, San Francisco’ya taşınır. Aklı ise hala o eski gösterişli ve zenginlik içinde yüzdüğü hayatındadır. Bir an önce tekrar aynı zenginliğe ulaşmak zorundadır. Bunun için birkaç iş yapmayı ve zengin birisini bulmayı hedeflemektedir. Karakteri, muhteşem oyunculuğu ile Cate Blanchett canlandırmaktadır.

IMDB puanı: 7.3

Lion

Lion

Gerçek bir hikayeden alınması sebebiyle etkileyiciliği artan Lion, Hindistanlı bir çocuğun hikayesini anlatmaktadır. Ülkesinde, yokluk içerisinde yaşarken ve çok küçük yaşta abisi ile Hindistan sokaklarında gezerken kaybolan Saroo, bir anda kendisini trenin içerisinde bulur. Bu tren, ülkeler arası bir trendir ve küçük çocuğun hayatı bir şekilde Avustralya’ya kadar uzanacaktır. 25 sene sonra Saroo, ailesine dair anıları daha belirgin hatırlamaya başlar ve onları bulmayı kafasına koyar.

Çok dramatik bir hikayeye sahip olan filmde, Akademi Ödüllü yıldız Nicole Kidman’da bulunmaktadır. Film, Hindistan’da da çok ses getirmiştir. Dev Patel, Nicole Kidman, Rooney Mara, Sunny Pawar gibi isimlerin rol aldığı filmin yönetmen koltuğunda ise Garth Davis oturmaktadır.

IMDB puanı: 8.1

A Walk to Remember

A Walk to Remember

Romantik drama sevenlerin, kesinlikle kaçırmaması gereken bir sinema filmi. Filmin ilk dakikalarında, size klasik bir Amerikan gençlik dizisi tadı verebilir fakat sakın pes etmeyin, sizi hüngür hüngür ağlatacak dakikalara çok az kaldı. Çok keyifli bir gün geçiriyorsanız, filmi izlemenizi önermiyoruz zira biraz üzecektir. Bu nedenle romantik komedi arayışında olanlar, çok pis ters köşe olabilirler. Klişe sahneler var fakat senaryonun Nicholas Sparks tarafından yazılmış bir romandan uyarlama olması, aslında filmin kalitesinin de sebebi.

Adam Shankman’ın yönetmen koltuğunda oturduğu A Walk to Remember filminin oyuncu kadrosu ise Mandy Moore, Shane West, Peter Coyote, Daryl Hannah gibi isimlerden oluşmaktadır.

IMDB puanı: 7.4

Closer

Closer

Fazlası ile karmaşık ve bazen de anlamlandırılamayan aşk hikayelerinin bulunduğu ve yine aslında klasik bir Mike Nichols yapımı. Oyuncu kadrosunun çok güçlü olduğu filmi, yine filmde geçen ‘ilk bakışta aşka inanıyorsan, bakmayı asla bırakmazsın’ sözü ile özetleyebiliriz. Filmde iki farklı çift ve bu iki çift arasındaki çapraz ilişkileri izliyor olacağız. Film dışarıdan bakıldığında cinsel içerikli sahnelerin olduğu bir yapım gibi görülse de, tam aksine derinliği olan bir aşk filmidir. Dram yönü de çok ağır basmaktadır.

Senaryo sıradan gibi dursa da, hikayenin işlenme tarzı ve güçlü oyuncu kadrosu, Closer filmini 2004 yılının en iyi dram filmleri arasına sokmayı başarmıştır. Natalie Portman, Jude Law, Clive Owen ve Julia Roberts gibi çok popüler isimlerin rol aldığı filmin yönetmeni ise Mike Nichols.

IMDB puanı: 7.3

P.S. I Love You

P.S. I Love You

İzlerken kabul edemeyeceğiniz bir hikayeye hazır mısınız? Klasik bir romantik komedi veya romantizm kokan film arayanları, başka kapıya gönderelim. Filmin başrollerinde Hilary Swank ve Gerard Butler oynuyor. Filmde Jeffrey Dean Morgan da muhteşem bir oyunculuk sergilemekte. Filmin açılış sahnesinde çiftimiz hunharca kavga ediyor fakat birkaç dakika sonra, Butler tarafından canlandırılan Gerry hayatını kaybediyor.

Eşinin ölümü ile depresyona giren Holly, bir anda Gerry’nin önceden ayarladığı mektuplar ile kendine gelmeye başlar. Mektupların ardı arkası kesilmemekte ve hayattan umudunu kesmiş Holly için adeta bir terapi görevi görmektedir.

IMDB puanı: 7.1

Jodaeiye Nader az Simin (Bir Ayrılık)

Jodaeiye Nader az Simin

2011 yapımı ve Asghar Farhadi ürünü olan Jodaeiye Nader az Simin, Berlin Festivali’nde Altın Ayı ödülünü alarak adını duyurmuştur. Nader ve Simin boşanmak üzeredir ve çocukların velayeti konusunda sorun yaşarlar. Çocuklarını canlandıran ise Asghar Farhadi’nin kızı Sarina Farhadi’dir. Simin, eşi Nader ve çocuğu Termeh ile birlikte İran’da yaşamakta fakat İran’ı terk etmek istemektedir.

Nader’in ise babası Alzheimer hastasıdır ve onu bırakamayacağını söyler. Bunun üzerine Simin, boşanma davası açar fakat dava geri çevrilir. Simin bunun üzerine evi terk eder fakat kızı Termeh, babası ile kalmıştır. Nader, kızına bakması için bir başka kadın tutar fakat bu da çok isabetli bir karar olmayacaktır. Oyunculuklar, filmin izleyici bıraktığı ikilemler ve çekim açısından, tek kelime ile kusursuz bir film. En iyi Hint dram filmleri arasında daima zirveye oynayabilecek bir yapım.

IMDB puanı: 8.3

Mr. Nobody

Mr. Nobody

Bazı filmler vardır, izlersiniz ama hiçbir şey anlamazsınız. Mr. Nobody’de tam böyle bir film, o nedenle mutlaka dikkatli izlemeniz gerekiyor. Filmin konusu ise çok ilgi çekici. Bay Hiçkimse yani Mr. Nobody, 2092 yılında yaşayan ve dünyadaki son ölümlü insan. 117 yaşındaki adam, ölüm döşeğindeyken, geçmişteki bir anısını hatırlar. Bu anısında vereceği ufak bir karar, aslında dünyayı ve hatta evreni değiştirecektir.

Çok fazla fizik teorisinin harmanlandığı film, 2 saat 20 dakika sürüyor fakat 5 saat de olsa izlenebilecek türden bir senaryoya sahip. Çok zor bir fikri, en iyi şekilde ekrana aktarabilmiş bir yapım. Hatta konusu biraz daha anlaşılabilir olsa, kesinlikle kült filmler arasında yerini bulabilirdi. Yönetmeni Jaco Van Dromael olan filmin oyuncu kadrosu Jared Leto, Sarah Polley, Diane Kruger, Linh Dan Pham gibi ünlü oyunculardan oluşmaktadır.

IMDB puanı: 7.8

Garden State (Eve Dönüş)

Garden State

Andrew fazlası ile duygusuz ve gamsız bir gençtir. Hislerini belli etmeyen ve hatta annesinin cenazesinde bile ağlamayan bu adam, esasında kötü birisi de değildir. Sadece çok gamsız ve hayatı umursamayan bir tiptir. Her şeye aynı tepki seviyesinde karşılık veren bu adamın hayatı sadece 4 gün içerisinde değişecektir ve Andrew hayatın anlamını bulacaktır. Babasının tam aksine, hayatının ‘normal’ olmasını isteyen bu gencin hiçbir zaman büyük hayalleri olmamıştır.

Babası psikiyatristtir ve onun üzerinde daima bir baskı kurmuştur. Öyle ki engelli olan annesinin bu duruma düşmesinden dahi Andrew’i sorumlu tutmaktadır. Andrew 10 yıldır evinden uzakta aşarken, annesinin ölümü ile eve döner ve cenaze törenine katılır. Eski kasabasında Sam ile tanışacak ve Sam onun büyün hayatını değiştirecektir.

Oyuncu kadrosunda Zach Braff, Peter Sarsgaard, Natalie Portman gibi isimler bulunuyor. Zach Braff, Garden State filminin başrol oyuncusu olmasının yanı sıra, aynı zamanda filmin senaristi ve yönetmeni. Genç bir isim için çok başarılı bir iş, mutlaka izlemelisiniz.

IMDB puanı: 7.5

Nocturnal Animals

Nocturnal Animals

Gerilim ve aşk yoğunluklu bir dram filmi diyebiliriz Nocturnal Animals filmi için. Aynı zamanda müthiş bir intikam hikayesi. Filmin ilk sahneleri izleyiciyi biraz sıksa da, arap atı misali sonrasında çok hızlı ve sürükleyici bir hal alıyor. Tom Ford, adeta döktürmüş filmde ve ortaya müthiş bir aşk hikayesi çıkmış. Mutlu olmak için yaptığımız tercihlerimizin, her zaman mutluluk ile sonuçlanmayacağını bize çok iyi bir kurgu ile gösteriyor.

Türkçeye Gece Hayvanları olarak çevrilen 2016 yapımı filmde Susan Morrow, eşi Edward’ı terk eder. Edward Sheffield bir yazardır. Susan, daha sonra bir doktor ile evlenir ve uzun yıllar sonra posta kutusunda, Edward tarafından yazılmış fakat hiç yayınlanmamış bir roman taslağı bulur. Kitabın ana kahramanı ise Tony’dir ve Tony’nin ailesi ile çıktığı bir yolculuğu konu edinmektedir. Nocturnal Animals isimli bu romanda, Tony’nin hayatı giderek daha kötü hale gelmekte ve Susan’a kendi geçmişini hatırlatmaktadır. Susan’ın hayatı da kitabı okudukça değişmeye başlayacaktır. Filmin başrol oyuncuları Amy Adams, Jake Gyllenhaal, Michael Shannon ve Aaron Taylor-Johnson.

IMDB puanı: 7.5

The Road

The Road

Gelecekte bir zamanda, dünyada sağ kalan çok az insandan biri olma fikrini hiç düşündünüz mü? Muhtemelen hayatınızın bir döneminde öylesine olsa da aklınızdan geçmiş ve yine muhtemelen ‘keşke’ demişsinizdir. Fakat The Road filmini izledikten sonra bu fikir size pek de sevimli gelmeyebilir. Filmde bu durumda olan bir baba ve oğlunun hayata tutunmasını izliyor olacağız. Filmde çok sayıda dramatik ve iç burkan sahne bulunuyor, ağlattıran filmler arasında.

Bir kitap uyarlaması olan The Road, çok güçlü bir oyunculuk seyrettiriyor bize. Filmin konusu Amerika’da geçiyor ve baba oğul sadece ellerindeki bir tüfek ile hayatta kalmaya çalışıyor. Hava şartlarının kötü olması bir yana, bir de karşılarına çıkan düşmanlar ile mücadele etmek zorunda kalacaklardır. Çok farklı bir hikaye, sıradan filmlerden sıkılanlar için ilaç gibi gelecek. Viggo Mortensen, Charlize Theron ve Kodi Smit-McPhee’nin oynadığı film John Hillcoat tarafından yönetilmektedir.

IMDB puanı: 7.3

Manchester by the Sea

Manchester by the Sea

Sürekli koşuşturan insanların, seksi ve ilgi çekici kadınların ve oradan oraya uçan arabaların olmamasına rağmen, 2 saat boyunca izleyicisini ekrana yapıştırabilen bir sinema filmi. Her sahnesi ayrı bir kalite kokan ve bu sayede Oscar ödülünü de alan Manchester by the Sea, enteresan olmayan bir hikayeyi çok etkileyici bir şekilde anlatabiliyor.

Filmde baş karakterimiz, Lee Chandler ve bu adam oldukça sıradan bir yaşam sürüyor. Yaşamı gibi yaptığı işte, sıradan. Evlerdeki tesisat, elektrik vs. gibi basit işleri yaparak parasını kazanıyor. Tek odalı bir evde, yine tek başına yaşıyor. Chandler’ın hayatı, bir gün gelen acil bir telefonla değişecektir. Abisi ölmüştür ve çocuğu ortada kalmıştır. Casey Affleck, Michelle Williams, Kyle Chandler, Gretchen Mol ve Lucas Hedges gibi güçlü oyuncuların bulunduğu film aynı zamanda hikayenin yazarı olan Kenneth Lonergan tarafından yönetiliyor.

IMDB puanı: 7.8

The Fountain (Kaynak)

The Fountain

Filmin hikayesi kadar yapımı da çok ilginç. Darren Aronofsky, aslında bu filmin oluşum hikayesinde, istisnasız herkese bir ders veriyor. Hayal ettiği projeye öyle bağlanmış ki, oluşan tüm aksiliklere rağmen yıllarca projenin olması için inat ediyor. İlk sefer anlaşılan oyuncu Brad Pitt, son anda projeden vazgeçerek, tüm ekibi yarı yolda bırakıyor ve set kapanıyor. Proje sürekli gündeme gelip geri gidiyor fakat Darren asla hikayeye olan inancından vazgeçmiyor. Çok sofistike bir yönetmen olan Darren, sonunda 1000 yıllık bir aşk hikayesini anlatacağı filmini 2006 yılında vizyona sokabiliyor. Filmin başrolünde ise Hugh Jackman’ı görüyoruz.

Ölümsüzlük teması işlenen film, mutlaka sessiz bir ortamda izlenmeli. 1.5 saat boyunca ağzınızın açık kalacağına şüphem yok zira filmin kendisine ait bir dünyası var ve artık filme başladığınızda siz de o dünyaya ait oluyorsunuz. Filmin başrol oyuncuları Hugh Jackman, Rachel Weisz, Sean Patrick Thomas ve Ellen Burstyn.

IMDB puanı: 7.3

The Reader

The Reader

Romantik drama alanındaki en başarılı filmlerden bir tanesi. Kate Winslet’i derinliği yüksek olan bir karakteri, Hanna’yı canlandırırken izliyoruz. Filmin ilk yarım saati oldukça sakin geçiyor fakat ileri ki dakikalar için bir temel yapıldığını daha sonra anlıyorsunuz. Adeta ince işçilikli bir sanat eseri gibi işlenmiş The Reader, en iyi dram filmleri arasında yer almayı kesinlikle hak ediyor.

Film, ikinci dünya savaşından hemen sonraki yılları ele alıyor. Michael isimli genç, kendinden yaşça çok büyük olan Hanna’ya aşık olmuş ve gizli bir ilişki yaşamaktadır. Hanna bir anda ortadan kaybolur ve aradan uzun yıllar geçmiştir. Michael hukuk okumaktadır ve mahkemede stajını sürdürmektedir. Bir gün sanık sandalyesinde, 8 yıl önce ortadan kaybolan Hanna’yı görür. Hakim, kadının geçmişini deşerken, Michael dava için çok değerli olduğunu fark eder.

Kate Winslet, tek kelime ile ‘mükemmel’ bir oyunculuk sergilemiş. Zaten The Reader filmi ile kendisi En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde Altın Küre Ödülü’nü evine götürmeyi başarmıştır.

IMDB puanı: 7.6

Atonement (Kefaret)

Atonement

Oyunculukların muhteşem olduğu, bir çırpıda akıp giden ve ağlamayan insanları dahi ağlatabilen bir film. Bir romandan beyaz perdeye uyarlanan film, 2007 yılının en iyi dram filmlerinden bir tanesi. İkinci Dünya Savaşı temalı film, 1935 yılında başlamaktadır. Briony Tallis, 13 yaşında bir kız çocuğudur ve görmemesi gereken bir şeye şahit olur. Bu şey, adeta aklına kazınır. Ablası ve evin hizmetçisinin oğlunu sevişirken görmüştür. Bu durumu çocuk aklı ile yanlış yorumlar ve bu yorumlama, büyük bir trajediye sebep olacaktır.

Kendisi, ablası ve hizmetçinin oğlunun kaderi adeta artık birbirine bağlanmıştır ve aslında hiç hak etmedikleri bir kefaretin kurbanı olacaklardır. Bol dram ve romantizmin bulunduğu Atonement, kesinlikle izlenmesi gereken filmler arasında. Keira Knightley, James McAvoy ve Brenda Blethyn’in muhteşem oyunculukları ile zenginleştirdiği filmin yönetmen koltuğunda Joe Wright bulunuyor.

IMDB puanı: 7.8

Pride & Prejudice

Pride & Prejudice

Defalarca kez filmi ve dizisi çekilen Aşk ve Gurur kitabı, birçok kişi için defalarca kez okunması gereken bir eserdir. İngiltere’de geçen hikayede, genç ve bencil bir karakter olan Bingley, 5 kızın annesi olan Bennet’e göre iyi bir damat adayıdır. Elizabeth, Jane, Mary, Kitty ve Lydia, filmdeki kız kardeşlerdir.

Bay Bingley ilk Jane’den hoşlanır ve annesi hemen Jane’i onun malikanesine gönderir. Hava yağmurlu olduğu için Jane hastalanacaktır. Bu sefer ona göz kulak olmak için Elizabeth eve gider ve Bingley’in ilgisi ona kayar fakat Elizabeth’te yine o evde bulunan Bay Wickham’dan etkilenecektir. Karmaşık, dramatik ve bir o kadar da etkileyici bir aşk hikayesi. Yönetmen koltuğunda Joe Wright bulunuyor, oyuncu kadrosunda ise Keira Knightley, Matthew Macfadyen, Brenda Blethyn ve Donald Sutherland gibi ünlü isimler bulunmaktadır.

IMDB puanı: 7.8

Jagten (Onur Savaşı)

Jagten

Ortalamanın faşizmini çok iyi anlatan, kitle psikolojisini gözler önüne seren ve izledikten sonra insana kendisini kötü hissettiren bir drama filmi. Bana göre 2012 yılında çekilmiş en iyi dram filmi olabilir. Filmde abartı yok ve çok hassas bir konu, çok iyi işlenmiş. Oyunculukların ise neredeyse eleştirilecek hiçbir tarafı yok.

Lucas, 40 yaşındadır ve boşanma sonrasında hayatını düzene sokabilmeye çalışmaktadır. Ergenlik çağında bir çocuğu vardır, bir kreşte çalışmaya başlar ve hatta kendisine yeni bir sevgili bile yapar. Her şey yoluna girmek üzereyken, söylenilen küçük bir yalan ortalığı karıştırır. Lucas bir anda kendini adeta bir onur savaşı içerisinde bulur ve saygınlığını geri kazanmaya çalışır. Mads Mikkelsen, Thomas Bo Larsen, AnnikaWedderkopp, Lasse Fogelstrøm gibi yıldızların rol aldığı Jagten’in yönetmen koltuğunda ise Thomas Vinterberg oturmaktadır.

IMDB puanı: 8.3

Seven Pounds (Yedi Yaşam)

Seven Pounds

Aksiyon ve hareket sevenleri sıkabilecek fakat oyunculukları ve kurgusu ile kendisine hayran bırakacak bir film. Seven Pounds, oldukça karışık bir film ve ilk sahnelerin manasını, filmin sonlarına doğru ancak anlayabiliyorsunuz. Gerilim, zaman zaman çok yükselirken, dramatik sahneler de gözlerinizin dolmasını sağlayabilir. Kesin olan bir şey varsa, o da filmi izlediğiniz her an bastıramadığınız bir merak duygusu içerisinde olacağınız.

Will Smith, Seven Pounds ile adeta oyunculuğunun son seviyesinde olduğunu izleyenlere kanıtlıyor. Yedi Yaşam, 2008 yılında çekilmiş en iyi dram filmi. Gabriele Muccino’nun yönettiği filmde Will Smith’e, Rosario Dawson ve Woody Harrelson eşlik ediyor.

IMDB puanı: 7.6

Babil

Babil

2006 yılında vizyona giren filmde, Mezopotamya topraklarını izliyoruz. Ahmet ve Yusuf, Fas’ın çöllerinde hayvancılık yapan iki kardeştir. Babaları yeni tüfek almıştır ve bu meraklı gençler de bu tüfeği denemek isterler. Yusuf, bir tepeye çıkar ve bu tepeden çok uzakta olan bir yolcu otobüsüne nişan alır. Yusuf, merminin ulaşmasının imkansız olduğunu düşünerek eve kardeşi ile birlikte geri döner. Yusuf için bu önemsiz bir gündür fakat o mermi yerini bulmuştur.

Amerikalı çift Richard ve Susan, Fas’ı ziyarete gelmişlerdir ve o otobüsün içindedirler. Mermi, Susan’ın boynuna isabet etmiştir. Otobüs sakinleri, Amerikalılardan nefret ettikleri için çifte hiçbir şekilde yardım etmezler. Ambülansta gelmez ve Richard, eşini mecburen en yakındaki köye kendi başına taşır. Çift aslında kötüye giden evliliklerini kurtarmak için bu yola çıkmıştır fakat her şey bir anda daha da kötü hal alır. ABD, bu durumu haber alarak terör saldırısı alarmı verir zira kurşunun nereden geldiği bilinmemektedir. Buna ek olarak bir de Japonya ve Meksika’da geçen 2 hikayeyi daha izliyor olacağız. Kesinlikle şaheser niteliğinde bir dram filmi sizi bekliyor.

IMDB puanı: 7.5

Les Misérables

Les Misérables

2012 yılında yayınlanan film 19. yüzyılda ve Fransa’da geçmektedir. Dünya klasikleri arasında olan Sefiller romanının beyaz perdeye uyarlaması olan Les Misérables, çok güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip. Tıpkı romandaki gibi hayaller, tutkular ve fedakarlıklar üzerine kurulu bir hikayeye sahip olan filmin ana karakteri, kitabı okuyanların da bileceği gibi Jean Valjean.

Hapishaneden çıkan Jean, kendisine yeni bir hayat kurmak ister fakat müfettiş Javert onu takip etmektedir. Romandaki gibi film hikayesi, Fransız Devrimi’nin hemen öncesinde geçmektedir. Kitabı okuyan, okumayan herkesin mutlaka izlemesi gerektiğini düşündüğüm bir dram filmi. Tom Hooper tarafından yönetilen Sefiller filminin oyuncu kadrosunda Hugh Jackman, Russell Crowe, Anne Hathaway, Helena Bonham Carter ve Amanda Seyfried yer alıyor.

IMDB puanı: 7.6

Brokeback Mountain

Brokeback Mountain

Çok sürükleyici bir film olan Brokeback Mountain, Ennis ve Jack isimli iki arkadaş üzerine kurulu. Oldukça erkeksi duran bu baş kahramanlar, aslında eşcinseller. Başlarda bunun farkında olmasalar da, bir akşam konakladıkları çadırda, aralarında elektrik oluşuyor ve birlikte oluyorlar. Sonra pişman oluyorlar. Özellikle Ennis bu durumdan çok pişman ve mutsuz oluyor. İkisi de ertesi gün birbirlerine gay olmadıklarını söylüyorlar. Elbette bu tutku, orada son bulmuyor.

Daha sonra bu iki erkek, başka kadınlar ile evleniyorlar. Bundan sonra ikilinin tutkusu azalacağı yerde daha da artıyor. Bu aşk halleri, çok uzun ve karmaşık bir yol ile devam ediyor. Film 2 saat fakat izledikten sonra sanki 5 saatlik bir hikayeyi, bir çırpıda izlemiş izlenimine kapılıyorsunuz. Hikayenin ana teması eşcinsellik olsa da, herkesi yakalayabilecek çok başarılı bir dram filmi. Ang Lee tarafından yönetilen hikayede karakterleri Jake Gyllenhaal, Heath Ledger, Michelle Williams ve Randy Quaid canlandırıyor.

IMDB puanı: 7.7

Room (Gizli Dünya)

Room

Brie Larson, filmdeki performansı ile Altın Küre almış olsa da asıl alkışı hiç tartışmasız Jack karakterini canlandıran Jacob Tremblay almıştır. Filmi izlerken, bir çocuğun bu oyunculuğu nasıl yaptığına ek olarak senaryoyu nasıl kavradığını da sorgulayacaksınız. Ma rolünü canlandırmak için Brie Larson, çekimler öncesinde kendisini 1 ay boyunca bir odaya kapatmış ve sınırlı besinler ile yaşamını sürdürmüştür. Yani çok özenilmiş bir film var karşınızda.

Filmde 5 yaşındaki oğlu ile bir odaya hapsedilen anneyi izliyoruz. Jack ve Ma, kutu gibi bir odada yaşamlarını sürdürmektedir. Banyo ve mutfak gibi gereksinimlerde odanın içerisindedir. Jack, bu odadan başka hiçbir yeri hayatında görmemiştir ve odada sadece televizyonu sevmektedir. Fazlasıyla gerilimli bir film ve yoğun dramatik sahneler mevcut. Kesinlikle izleyin derim.

IMDB puanı: 8.2

Hotel Rwanda (Ruanda Oteli)

Hotel Rwanda

Ruanda’da yapılan soykırımı konu alan, en iyi dram filmleri arasında gösterilmektedir. 2004 yılında vizyona giren filmin başrolünde Don Cheadle’ı görüyoruz ve rahatça söyleyebilirim ki, çok iyi bir performans sergilemiş. Filmin geçtiği soykırım hikayesi, 1994 yılına ait. Soykırımda 1 milyona yakın insan hayatını kaybetmiştir ve Hotel Rwanda filminde izleyeceğimiz hikaye, tamamen yaşanmış ve gerçek bir hikayedir.

Paul Rusesabagina, bir otel müdürüdür ve aynı zamanda Hutudur. Ülkede katliam başlar ve Paul Rusesabagina, sadece kendi ailesini kurtarmak yerine kurtarabildiği kadar insanı kurtarmak ister. Bu nedenle kendi oteli, adeta bir toplanma alanına dönüşür. Otelinin olması sayesinde yüzlerce mülteciyi kurtaracak olsa da, hikayesi acılar ve dramlar ile doludur.

IMDB puanı: 8.1

The Fault in Our Stars

The Fault in Our Stars

John Green tarafından yazılmış romanın, beyaz perdeye uyarlamasıdır. Uyarlamalar genelde fiyasko ile sonuçlansa da, kitabı okuyan birçok kişiye göre The Fault in Our Stars filmi, başarılı bir uyarlama olarak tarihe geçmiştir. Kitaptaki neredeyse tüm detayları filmde görebilmek mümkündür. Dikkat çeken nokta ise kitaptan bağımsız tek bir sahnenin olmayışıdır. Oyuncu seçimlerinin de kusursuz olması, hikayenin izleyiciye doğru bir şekilde yansıtılmasında etkili olmuştur.

Hazel 16 yaşındadır ve 3 senedir kanser illeti ile boğuşmaktadır. İlk olarak tiroidlerde çıkan kanser hücreleri, artık akciğerine de sıçramış ve bu nedenle oksijen tüpüne bağımlı hale gelmiştir. Bir terapi esnasında hayatını değiştirecek olan Augustus ile tanışır. O da beyin tümörü ile savaşmış ve hatta bu hastalık yüzünden bir bacağından olmuştur. Çok genç yaşta hayatın sillesini yiyen bu iki genç, tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Hazel artık hastaneye yatırılmıştır fakat Augustus onu hiçbir zaman yalnız bırakmaz ve onun tek hayalini gerçekleştirmek ister. Bunun için Hollanda’ya gitmesi gerekecektir.

Gerçek bir aşk hikayesini izliyor olsa da, The Fault in Our Stars için muhteşem bir dram filmi diyebiliriz. Shailene Woodley, Ansel Elgort, Nat Wolff ve Laura Dern başrollerde oynarken filmin yönetmen koltuğunda Josh Boone’ı görüyoruz.

IMDB puanı: 7.7

Love Me If You Dare (Cesaretin Var Mı Aşka?)

Love Me If You Dare

Julien ve Sophie adeta birbirleri için yaratılmış iki çocuktur. Julien’in annesi ölmek üzeredir zira kanser hastalığına yakalanmıştır. Sophie ise bir göçmen olarak, hayatın ona getirdiği zorluklar ile mücadele etmektedir. Bu ikili, birbirlerine cesarete dayalı görevler verdikleri bir oyun kurgularlar. Oyuna göre sırasıyla her biri, diğerine cesaret odaklı zor görevler vermektedir. Bu oyun, bir süre sonra hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir aşk hikayesinin ortaya çıkmasına sebep oluyor.

Filmde, bu kışkırtıcı oyuna rağmen Julien ve Sophie’nin beraber kalıp, kalamayacaklarını izliyor olacağız. Romantik drama filmlerine verilebilecek en iyi örneklerden bir tanesi. Bu sevgi masalında Guillaume Canet, Marion Cotillard, Thibault Verhaeghe oynarken, yönetmen ve senarist koltuğunda ise Yann Samuell bulunuyor.

IMDB puanı: 7.7

Boyhood

Boyhood

Film tam 12 yılda çekilmiş fakat yönetmen aslında çekimde zorluklar ile karşılaşmamış, özellikle 12 yılda çekilmiş. Bir çocuğun küçüklük yıllarından, üniversite hayatına kadar ki yaşamını en gerçekçi şekilde çekebilmek adına, film seti her sene bir araya gelerek filmin bir kısmını ekrana yansıtmıştır. Elbette bir filmin çok uzun yıllarda çekilmesi onu kaliteli kılmaz fakat yönetmenin hikayeye olan inancını kanıtlamaktadır. Filmi izlediğimizde ise bu inancın altının boş olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz.

Boşanma kararı almış ve bunu uygulamış olan Mason ve Olivia’nın çocuklarını izliyor olacağız. Film çocuk 6 yaşındayken başlıyor ve 18 yaşındayken bitiyor. Ebeveynleri ayrılmış olan bir çocuğun, nasıl gelişim gösterdiğini ve ne gibi dramlar yaşadığını net bir şekilde görebiliyoruz. Etkileyici bir hikaye fakat Türkiye’de neredeyse hiç ilgi görmemiş bir yapım.

IMDB puanı: 7.9

Das Leben der Anderen (Başkalarının Hayatı)

Das Leben der Anderen

İzledikten günler sonra bile etkisinde kalacağınız, ‘nasıl düşünmüşler, nasıl çekmişler’ sorularının aklınızda dolanacağı bir yapım. 2006 yılında vizyona giren Das Leben der Anderen, dilimize Başkalarının Hayatı olarak çevrilmiş ve Avrupa Film Ödülleri’nde en iyi film unvanını kazanmıştır.

Almanya’da geçen film, istihbarat görevlisi bir askerin, bir sanatçıyı takip etme görevi ile başlamaktadır. Burada amaç, tiyatrocuların iktidara karşı herhangi bir olumsuz mesajlarının olup olmadığını anlamak ve gerekirse müdahale etmektir. Gerd Wiesler, bir süre sonra takip ettiği sanatçıların aslında hiçbir rejim karşıtı hareket sergilemediğini fark eder ve ona verilen bu görev hakkında işkillenir. Asker ve yazar arasındaki ilişki de, izlemeye değer ayrı bir hikayeyi oluşturacaktır. Son yılların en başarılı dram filmleri arasında olan Das Leben der Anderen filminin yönetmen koltuğunda Florian Henckel von Donnersmarck otururken oyuncu kadrosunda Ulrich Mühe, Martina Gedeck, Sebastian Koch ve Ulrich Tukur gibi isimler yer alıyor.

IMDB puanı: 8.4

The Machinist

The Machinist

Christian Bale’in adeta tek kişilik dev bir kadro gibi oynadığı The Machinist, değeri tam olarak anlaşılamayan bir baş yapıt. Bale, bu film için tam 30 kilo vermiştir ve 51 kiloya düşmüştür. Nolan filmlerine çok benziyor olsa da filmin yönetmeni Brad Anderson ve hikaye de Scott Kosar’a ait. Film kadrosunda Christian Bale, Jennifer Jason Leigh ve Aitana Sánchez-Gijón bulunuyor. Filmde ana kahramanımız yıllardır uyuyamıyor ve onun bu duruma karşı çözüm bulma çabalarını izliyoruz.

Trevor Reznik, bir makine operatörüdür ve ne olduysa bir anda uyuma yeteneğini kaybeder. Bu uykusuzluk hali birkaç günde veya haftada geçmez, o artık hiç uyuyamamaktadır. Bu uyuyamama hali onun fiziksel ve ruhsal sağlığını da olumsuz etkilemiştir. Akli dengesi bozulmaya başlayan adam, dışarıdan da çok korkunç görünmeye başlamıştır. Bu durum, çalıştığı iş yerinde bir kazanın da sebep olmasına yol açmıştır ve Trevor artık paranoyak bir adam haline dönüşmüştür. İş arkadaşlarının ve etrafındaki kişilerin kendisine tuzak kurduğunu düşünür ve bu durumu araştırmaya çalışır. Başına gelenlerin sebebinin düşmanları m yoksa uykusuzluk mu olduğunu da anlayamamaktadır.

IMDB puanı: 7.7

Lost in Translation

Lost in Translation

Bob, Amerika’da ünlü bir aktördür ve 50’li yaşlarındadır. Evli ve çocuklu olan adam, bir reklam çekimi için Japonya’dan dolgun ücretli bir teklif alır. Bu fırsatı kaçırmamak adına Japonya’ya uçar ve Tokyo’ya gelir. Konakladığı otelde Scarlett Johansson tarafından canlandırılan Charlotte ile tanışır. Onun da Tokyo’ya gelmesinin sebebi fotoğrafçı olan kocasıdır. İki yabancının yaşayacağı en büyük sorun, kültür şoku ve Japonca bilmemek olacaktır. Normal şartlarda belki yolda muhabbet etmeleri bile zor olan ikili, bu kaotik ortam nedeni ile birbirlerine yakınlaşacaktır.

Çok özgün bir senaryoya sahip olan Lost in Translation, aynı zamanda oyunculuklar açısından da enfes bir film olmuş. Şiddetle izlemenizi tavsiye edebileceğim dram filmleri arasında bulunuyor. Bill Murray, Scarlett Johansson, Giovanni Ribisi, Anna Faris gibi oyuncuların rol aldığı filmin yönetmeni ise Sofia Coppola.

IMDB puanı: 7.8

The Help

The Help

Filmde zenci ve beyaz ayrımı yapanların üzerine çok iyi gidiliyor. Hikaye 60’larda geçmekte ve klasik ırkçılık mesajı veren filmler ile ayrı bir kefeye konmalıdır. 60’lı yıllarda kölelik kalkmıştır fakat ırkçılık halen çok aktif bir şekilde uygulanmaktadır. Siyahiler halen kötü muamele görmekte ve köle gibi yaşamaktadır.

Baş karakter Skeeter, üniversite için yaşadığı kasabayı terk etmiş ve okul bitince de tekrar geri dönmüştür. Döndüğünde tüm eski arkadaşlarının evlendiğini ve çoluk çocuğa karıştığını fark eder. O ise, evlenmek yerine kariyerine odaklanmayı seçer ve bir gazetede işe başlar. Gazete, Emma Stone tarafından canlandırılan Skeeter’a, tecrübesiz de olmasının etkisi ile gazetenin temizlik bölümünü verir.

Bu konu hakkında hiçbir şey bilmeyen Skeeter, siyahi bir hizmetçi olan Aibileen’in yanına gider. Bir süre sonra hizmetçinin anlattıklarından çok etkilenen Skeeter, gazeteye basit yazılar yazmak yerine bu hikayeleri kitap haline getirmeye karar verir. Mutlaka izlemeniz gereken, 2011 yılında çekilmiş en iyi dram filmi.

IMDB puanı: 8.1

The Pursuit of Happyness (Umudunu Kaybetme)

The Pursuit of Happyness

Dram filmi dendiği zaman 10 kişiden 1’inin örnek olarak gösterdiği The Pursuit of Happyness filminde, Chris Gardner’ın biyografisini izliyor olacağız. Gardner’ı ise ünlü oyuncu Will Smith canlandırmaktadır. Aslında karşılığı olmasa da, film dilimize ‘Umudunu Kaybetme’ olarak çevrilmiştir, filmdeki hiç kaybolmayan umudun bu isimde etkisi olduğu da aşikardır. Filmdeki oyunculuk performansı nedeni ile Smith, Akademi Ödülleri’ne aday gösterilmiş fakat ödülü alamamıştır.

Gardner, San Francisco’da karısı Linda ve oğlu Christopher ile yaşamaktadır. Bir pazarlamacıdır fakat işinde başarılı değildir, geçim sorunları yüzünden eşi onu terk eder. Sürekli farklı işlere yönelir fakat giderek daha da dibe batar, sonunda evinden de olmuştur. Sokaklarda, duraklarda ve herhangi bir yerde oğlu ile beraber yaşamaya, ayakta kalmaya başlar. Öyle zor durumlara düşerler ki, siz bile filmi izlerken pes edersiniz. Bunca zorluğa rağmen, Gardner her zaman için iyi bir baba olmaya gayret etmektedir. Filmde küçük çocuğu canlandıran oyuncu da, Will Smith’in gerçek hayattaki oğlu Jaden Smith’tir.

IMDB puanı: 8.0

The Butterfly Effect

The Butterfly Effect

Herkesin hayal ettiği bir hikayeyi, ekranlara yansıtan The Butterfly Effect, Evan Treborn’un hikayesini anlatmaktadır. Doğuştan zihinsel sorunları olan Evan, yetişkin olduğunda iyileşmiştir. Bir süre sonra küçükken, yani hafıza sorunları yaşarken tuttuğunu günlüğü bulur. Bu günlük sayesinde, geçmişte yolculuk yapabilmekte ve geçmişteki bazı şeyleri değiştirebilmektedir. Bu küçük değişiklikler, uyandığında onu farklı  bir dünyaya getirmektedir. Yıllar önce değiştirdiği küçük bir değişiklik, geleceği çok büyük bir şekilde değiştirmektedir ki zaten buna da kelebek etkisi denmektedir.

Evan, her geçmişe gidişinden zarar görür fakat yine de normal bir yaşam için bunu çok kez dener. Sonu fazlası ile merak edilen ve ters köşe final yapan filmlerden bir tanesi. Serinin izlemeye değer tek filmi olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim, diğerleri maalesef vasat kalmıştır. Filmde Ashton Kutcher, Amy Smart, Melora Walters ve Elden Henson gibi ünlü yüzleri izliyoruz.

IMDB puanı: 7.7

The Perks of Being a Wallflower

The Perks of Being a Wallflower

Charlie klasik bir lise öğrencisidir. İçine kapanıktır ve çoğu zamanda diğer arkadaşları tarafından küçümsenmektedir. Sürekli dalga geçilen ve daha da içine kapanan Charlie, en yakın arkadaşının intihar denemesi ile daha da dibe batar. Listeye yeni başlamıştır ve lisede Sam ve Patrick ile tanışır. Normalde onun arkadaş edinmesi çok zordur fakat nasıl olduysa kısa zamanda çok iyi arkadaş olurlar.

İki kardeş Charlie’nin hayata karşı uzak ve içine kapanık bir çocuk olduğunu fark ederek, ona yardım etmeye karar verirler. Çekingen Charlie’yi hayattan zevk alacak şekilde değiştirmeye başlarlar. Sam ve Patrick, bir süre sonra onun neden böyle içine kapanık bir çocuk olduğunu anlayacaktır. Başrol oyuncusunun lise çağında olmasına rağmen muhteşem bir oyunculuk sergilemesi, ‘Saksı Olmanın Faydaları’ isimli filmi oldukça çekici kılmaktadır. Yönetmen koltuğunda Stephen Chbosky otururken, oyuncu kadrosunda Logan Lerman, Emma Watson, Ezra Miller, Paul Rudd gibi isimler yer almaktadır.

IMDB puanı: 8.0

La La Land (Aşıklar Şehri)

La La Land

Amerika yapımı olan romantik müzikal filmde, dram sahneleri de oldukça fazladır. Damien Chazelle tarafından yazılıp yönetilen filmin başrol oyuncuları ise ünlü yıldızlar Emma Stone ve Ryan Gosling. Mia oyunculuk yapmak isteyen güzel bir kadındır, Sebastian ise Jazz tutkunudur.

Film Los Angeles’ta geçmekte olup filmin ilk sahnesinde, işlerin Mia ve Sebastian için iyi gitmediğini görüyoruz. Kötü geçen bir günün arından tanışan çift, Sebastian’ın ilgisizliği yüzünden bu tanışmayı sonlandırır. Aylar sonra başka bir partide tanışırlar ve arkadaş olurlar. Hayallerini gerçekleştirmeye çalışan iki gencin, izlenesi hikayesi sunuluyor La La Land filminde.

IMDB puanı: 8.0

The Great Gatsby

The Great Gatsby

Her detay için çok fazla emek harcandığı ortada olan film, yine harika bir DiCaprio oyunculuğunu gözlerimize sokuyor. Bir roman uyarlaması olan yapımda, aralarında 100 yıl olan iki kesit çok iyi karşılaştırılmaktadır. Romanı okuyan birçok kişi, The Great Gatsby filminin romandan dahi iyi olduğunu söylemektedir.

20’lerde geçen hikayede Nick Carraway, yazarlık kariyerinin başlarıdır. New York’a gelen Nick, Amerikan rüyasının peşinden koşmaktadır. Amerikan rüyasının çok az kişi için geçerli olduğunu, çok kısa zaman sonra anlayacak olan Nick, New York’un alkollü partilerine kendini çoktan kaptırmıştır.

IMDB puanı: 7.3

There Will Be Blood (Kan Dökülecek)

There Will Be Blood

Film 160 dakika sürmektedir fakat siz muhtemelen filmi 1 saatte bitirdiğinizi zannedeceksiniz. 2007 yılında çıkmış en iyi dram filmi olan There Will Be Blood, Daniel Plainview’in inanılmaz oyunculuğunu bize kanıtlar nitelikte. Film aslına şu soruyu cevaplıyor. İnsan ruhunda din mi? yoksa para mı daha çok yer bulabilir?

Daniel, 20. yüzyılın başlarında petrol araması yapan bir şirketin sahibidir. Çok hırslı bir adam olan Daniel’in hayattaki tek varlığı ise küçük oğludur. Kasabada hırslı olan tek kişi Daniel değil, aynı zamanda kasabadaki genç rahiptir. Filmin iki adet Akademi Ödülü’ne sahip olması da, kalitesini ispatlar nitelikte, mutlaka şans verin.

IMDB puanı: 8.2

The Notebook

The Notebook

Sinema tarihine romantizm baş yapıtı olarak geçen The Notebook, aşkı tüm gerçekliği ve masumiyeti ile sunan bir yapımdır. Her sahnesi dram kokan ve çok ince düşünülmüş bir kurguya sahip olan filmin, sanatsal yönü çok ağır basmaktadır. Filmi izlerken, hiç bitmesini istemeyecek ve adeta uyanmak istemediğiniz güzel bir rüyada bulacaksınız kendinizi. Filmi izledikten sonra ise aynı insan olarak salondan veya film izlediğiniz odadan çıkmanız söz konusu değil. Göz yaşlarına hazır olun.

Filmin ilk sahnesinde, yaşlı bir adam olan ‘Duke’, fazlası ile eskimiş not defterini okumaya başlar. Hikayesi 40’lu yıllarda ve Carolina’da başlamaktadır. Allie 17 yaşında bir genç kızdır, buraya geldiğinde yaşıtı olan Noah ile tanışır ve yakınlaşırlar. Aralarında ekonomik olarak büyük bir fark olsa da, aşk alevleri bir kere başlamıştır ve aşklarının önüne engel koymazlar. Fakat dünyanın kaderi, ikinci dünya savaşı ile değişmek üzeredir. Gena Rowlands, James Garner, Rachel McAdams ve Ryan Gosling gibi yetenekli oyuncuların karakterleri canlandırdığı filmin yönetmeni ise Nick Cassavetes.

IMDB puanı: 7.9

Birdman (Cahilliğin Umulmayan Erdemi)

Birdman

Akademi Ödülleri’nde en iyi film ve en iyi senaryo ödülünün sahibi olan Birdman, tekniği ile tüm izleyicileri kendisine hayran bırakmış ve adeta sinema sektöründe bir çığır açmıştır. Riggan Birdman, Hollywood’da çok parlak bir kariyer yaşayan aktördür. 50’li yaşlarda olan başarılı oyuncu, aynı zamanda şizofreni hastasıdır. Dram filmi olmasına ek olarak Birdman’da bol miktarda kara mizah da göreceksiniz. Filmin yapımcısı ve yönetmeni Alejandro Gonzalez Inarritu’dur. Gonzalez aynı zamanda filmin yazım aşamasında da etkin rol almıştır.

Birdman, filmde hazırlamakta olduğu bir tiyatrodaki oyunculardan birisini beğenmediği için onun yaralanması için bir plan hazırlar ve başarılı olur. Onun yerine Mike Shiner oynayacaktır fakat Mike iyi bir oyuncu olsa da, sorunlu bir karaktere sahiptir. Riggan’ın kariyerinde zirveye çıkması için bu tiyatro oyununun mutlaka başarı ile sonuçlanması gerekir. Michael Keaton, Zach Galifianakis, Edward Norton  ve Emma Stone, filmin oyuncuları arasında.

IMDB puanı: 7.7

The Curious Case of Benjamin Button

The Curious Case of Benjamin Button

Bir insan düşünün ki doğduğunda dede ve ölümüne yakın bebek olsun. Çok fantastik gibi görünen bu hikaye, Hollywood’a adeta damgasını vurmuştur. Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi, Birinci Dünya Savaşı’ndaki bir adamın sihirli bir saat icat etmesi ile başlar. Bu saat geriye doğru işlemektedir. Buradaki amacı ise savaşta ölen kişileri geri getirebilmektir. Bu saat, savaştan sonra doğan Benjamin Button’un hayatı tersten yaşamasına neden olur.

Doğduğunda 80 yaşlarındadır ve yıllar geçtikçe gençleşir. Ömrünün sonunda ise artık bir bebektir. Doğal olarak Benjamin’in aşk ve sosyal yaşamı bundan derin bir şekilde etkilenecek ve çok karmaşık bir hayata sahip olacaktır.

IMDB puanı: 7.8

12 Years a Slave

12 Years a Slave

Hala köleliğin yasal olduğu Amerika’da geçen hikayede, bir adamın özgürlüğünü kazanma mücadelesini izliyor olacağız. 19. yüzyılın ortalarında New York’ta yaşayan Solomon, müzik hayranı ve siyahi bir adamdır. Hayallerinin peşinden gitmeye karar veren bu özgür adam, Washington’a gider. Hayallerin peşinden gitse de, kaçırılması ile hayatı alt üst olur zira artık Amerika’nın güneyindeki bir çiftliğe köle olarak satılmıştır. Hayatı kabusa dönen adam, acıyı ve şiddeti yaşamaya başlamıştır.

Hayatını geri kazanmaya çalışan adamın hikayesini anlatan 12 Yıllık Esaret filminin yönetmeni Steve McQueen. Oyuncu kadrosunda ise Chiwetel Ejiofor, Michael Kenneth Williams, Michael Fassbender, Brad Pitt gibi ünlü yıldızlar bulunuyor.

IMDB puanı: 8.1

The Imitation Game (Enigma)

The Imitation Game

Dram filmleri denince, İkinci Dünya Savaşı her daim kullanılan konularda ilk sıralarda yer almaktadır. The Imitation Game filmi hikayesi de İkinci Dünya Savaşı’nda geçmektedir ve Nazi Almanya’sı dönemine ışık tutmaktadır. Almanya, çok fazla cephede adeta tüm dünya ile savaşa girmiştir. Enigma ise Almanların kullandığı bir şifreleme sistemidir. İngilizler, ne yapsalar da bu şifrelemeyi çözemezler. Öyle ki bu başarısızlık, İngilizlere çok pahalıya mal olmaya başlamıştır.

İngiliz Devleti, şifreyi çözmesi için ülkedeki en iyi şifre uzmanlarını toplar. Bunlardan birisi de çok zeki bir adam olan Alan Turing’dir. Turing’in ekibe katılması dengeleri değiştirecektir. Tam bir karakter oyuncusu olan Benedict Cumberbatch, Alan Turing’i canlandırmaktadır. Filmde ona Keira Knightley, Matthew Goode ve Allen Leech eşlik etmektedir.

IMDB puanı: 8.0

Gran Torino

Gran Torino

Filmin baş karakteri Walt Kowalsky, yaşlı ve biraz da çekilmez bir adamdır. Walt, geçmişte katıldığı savaşın olumsuz etkilerini üzerinden hala atamamıştır. Kore’de savaşmış adam, bu savaş yüzünden kişiliğini kaybetmiştir. Uzak doğu insanlarına ön yargılıdır ve tesadüf o olacak ki, komşusu da bir Uzak Doğu vatandaşı olan Thao’dur. Başlarda araları sürtüşmeli olan ikili, daha sonra arkadaş olacaktır.

Filmde adını veren ise Walt’ın gözü gibi baktığı 1972 model arabası Gran Torino’dur. Thao bir gün onu çalmaya çalışır. Bunu gören Walt, eski bir asker olarak Thao’yu cezalandıracak ve kendi yöntemlerini kullanacaktır. Sinemanın adeta demirbaşlarından olan Clint Eastwood tarafından yönetilen ve başrolü canlandırılan film, çok keyifli bir dram yapımı. Eastwood’da filmde Bee Vang ve Christopher Carley eşlik ediyor.

IMDB puanı: 8.1

Intouchables (Can Dostum)

Intouchables

Dram filmleri arasında mutlaka herkesin bildiği yapımlardan olan Can Dostum, felçli bir adam ve ona bakan gencin hikayesini anlatmaktadır. Philippe, zengin bir iş adamıdır ve bir gün yamaç paraşütü yaparken kaza geçirir ve felç olur. Bilincinde bir sorun yoktur fakat artık boynundan aşağısını kullanamaz haldedir.

Driss ise bir suçludur ve hapishaneden yeni çıkmış, özgürlüğüne kavuşmuştur. Aynı zamanda işsiz olması nedeni ile Philippe’ye 7/24 bakıcılık yapmayı kabul eder. Birisi piramidin en üstünde, diğeri de en altındadır fakat bu iki insan, inanılmaz derece birbirlerine uyum sağlarlar ve ikisinin de hayatı değişir. Dram unsurlarının ağırlıklı olduğu fakat bir taraftan da izleyenleri gülümsetebilen bir baş yapıt. François Cluzet, Omar Sy ve Anne Le Ny’nin başrollerde olduğu filmin yönetmeni ise Olivier Nakache.

IMDB puanı: 8.5

Requiem for a Dream (Bir Rüya İçin Ağıt)

Requiem for a Dream

Aynı isimli romandan uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Darren Aronofsky oturuyor. Uyuşturucu bağımlısı bir genç, daha az zararlı olsa da televizyon bağımlısı annesi ile yaşamaktadır. İkisi de hayattaki mutluluğu bağımlılıklarında aramakta ve gidere daha da dibe çökmektedir. Filmi izledikten sonra uzun süre etkisinde kalabilir ve izlerken ciddi manada rahatsızlık duyabilirsiniz. Bu ise filmin kötü olmasından değil tam tersi, fazlasıyla gerçekçi olmasından kaynaklanmaktadır.

Tam bir trajediyi izleyeceğimiz filmde, Sarah (anne) çok sevdiği yarışma programına katılmaya hak kazanıyor fakat bunun için kilo vermek zorunda. Sarah’ın çaresizliği ve günden güne yok oluşu, çok etkileyici. En iyi dram filmleri arasında şüphesiz ki en ağır yapımlardan bir tanesi. İzlemesi de katlanabilmesi de çok zor.

IMDB puanı: 8.3

Slumdog Millionaire

Slumdog Millionaire

Hindistan, dünyanın en yoksul ve bir o kadar da kalabalık ülkelerinden bir tanesidir. Ülkenin varoş kesiminde yaşayan Jamal, hem fakir hem de öksüzdür fakat diğerlerinden farklıdır. Tek hayali ise kim milyoner olmak ister yarışmasına katılıp, en büyük para ödülünü kazanmaktır. Yarışmaya katılır ve son soruya kadar gelmeyi başarır. Tam son soru gelecekken, program durdurulur ve son soru haftaya kalır.

Aslında çok başarılı olan Jamal, bir anda hile yaptığı gerekçesi ile tutuklanır zira bu yaştaki bir çocuğun bu başarıyı göstermesi imkansızdır. Sorguya giren Jamal, başarısının arkasındaki sırrı anlatacaktır. Akademi Ödüllü bu dram filmini hala izlememişseniz, mutlaka izlemenizi öneriyorum.

IMDB puanı: 8.0

Dram filmleri yazımızın sonuna geldik, eğer listede olmasını istediğiniz farklı bir film varsa yorum bölümünden bizlere iletebilirsiniz. Ayrıca gelmiş geçmiş en iyi filmler içeriğimize de bir göz atmak isteyebilirsiniz.

Başlıklar

  • 1 Mother!
  • 2 Melancholia (Melankoli)
  • 3 The Tree of Life
  • 4 Mud (Kaçak)
  • 5 The Thin Red Line (İnce Kırmızı Hat)
  • 6 The Judge (Yargıç)
  • 7 25th Hour (25. Saat)
  • 8 Adaptation (Tersyüz)
  • 9 The Next Three Days
  • 10 Chocolat
  • 11 The Boy in the Striped Pyjamas (Çizgili Pijamalı Çocuk)
  • 12 Me Before You (Senden Önce Ben)
  • 13 Blue Valentine (Aşk ve Küller)
  • 14 Revolutionary Road (Hayallerin Peşinde)
  • 15 Blue Jasmine
  • 16 Lion
  • 17 A Walk to Remember
  • 18 Closer
  • 19 P.S. I Love You
  • 20 Jodaeiye Nader az Simin (Bir Ayrılık)
  • 21 Mr. Nobody
  • 22 Garden State (Eve Dönüş)
  • 23 Nocturnal Animals
  • 24 The Road
  • 25 Manchester by the Sea
  • 26 The Fountain (Kaynak)
  • 27 The Reader
  • 28 Atonement (Kefaret)
  • 29 Pride & Prejudice
  • 30 Jagten (Onur Savaşı)
  • 31 Seven Pounds (Yedi Yaşam)
  • 32 Babil
  • 33 Les Misérables
  • 34 Brokeback Mountain
  • 35 Room (Gizli Dünya)
  • 36 Hotel Rwanda (Ruanda Oteli)
  • 37 The Fault in Our Stars
  • 38 Love Me If You Dare (Cesaretin Var Mı Aşka?)
  • 39 Boyhood
  • 40 Das Leben der Anderen (Başkalarının Hayatı)
  • 41 The Machinist
  • 42 Lost in Translation
  • 43 The Help
  • 44 The Pursuit of Happyness (Umudunu Kaybetme)
  • 45 The Butterfly Effect
  • 46 The Perks of Being a Wallflower
  • 47 La La Land (Aşıklar Şehri)
  • 48 The Great Gatsby
  • 49 There Will Be Blood (Kan Dökülecek)
  • 50 The Notebook
  • 51 Birdman (Cahilliğin Umulmayan Erdemi)
  • 52 The Curious Case of Benjamin Button
  • 53 12 Years a Slave
  • 54 The Imitation Game (Enigma)
  • 55 Gran Torino
  • 56 Intouchables (Can Dostum)
  • 57 Requiem for a Dream (Bir Rüya İçin Ağıt)
  • 58 Slumdog Millionaire



Cevap Bırak

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir



Yalnız Seyahat Etmek - Tek Olmanın 20 Avantajı
Sonrakini Oku

Yalnız Seyahat Etmek - Tek Olmanın 20 Avantajı

  • Nedir

    • Biyomolekül Nedir?
    • Mavi Mısır Nedir? Faydaları Nelerdir?
    • Seylan Tarçını Nedir? Faydaları Nelerdir?
    • Kutup Ayısı Hakkında Bilgi; Kutup Ayısı Nedir?...
    • Koala Hakkında Bilgi; Koala Nedir? Özellikleri Nelerdir?
    • Mango Nerede Yetişir? Evde Nasıl Yetiştirilir?
    • Lüfer Nedir?
    • Snowboard Nasıl Öğrenilir?
    • Dry Aged (Kuru Dinlendirme) Nedir?
    • Şatobiryan Nedir?



  • Gezi Rehberi

    • Arnavutköy Balaban Kamp Alanı Avantajları ve Olumsuz...
    • Türkiye'nin Gümrük ve Sınır Kapıları Nerededir?
    • Spor Aktiviteleri İçin Sırt Çantası Nasıl Seçilir?

  • Sağlık

    • Bebeklerde Tuz Tüketimi
    • Lohusa Döneminde Yapılması Gerekenler
    • Çocuklar ve Bebekler için Çizgi Filmler Zararlı...

  • Türk internet kullanıcısının kaliteli içerik ihtiyacına en iyi şekilde cevap verebilmek için yola çıktık. Özgün, kaliteli, doğru ve daima güncel içerikleri, çok farklı alanlarda sunmayı amaçlıyoruz.


©Bilgilerinize - Kapsamlı ve Doğru Bilgi Sitesi - bilgi@bilgilerinize.com - Gizlilik Politikasi
Aramanıza devam etmek için enter'a basın