Londra Gezilecek Yerler Listesi – Avrupa’nın En Büyük Şehri
Londra, 9 milyonluk nüfusuna karşın her sene 15 milyondan fazla turistin uğradığı dev bir şehirdir. İngiltere nüfusunun %15 kadarı, bu şehirde yaşamaktadır. Londra, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük şehridir.
2.000 yıldır çok büyük bir kent olan Londra, aynı zamanda dünyanın sanat ve eğlence merkezlerinden de bir tanesidir. Tarihi binlerce yılı bulan İngiliz kültürünün de başkenti olan Londra, kraliyet saraylarından tarihi yapılarına kadar keşfedilmeyi bekleyen birçok alana sahiptir.
Londra, gezilirken asla sıkılması mümkün olan bir şehir değil. Tıpkı İstanbul gibi asla tamamını gezmek de mümkün değil. Eğlenceli aktivitelerin hiç durmadığı bu hareketli şehir, size sonsuz bir gezi rotası vadediyor. Tarihi ve kültürel değerleri ile dev bir açık hava müzesi olarak da görebiliriz Londra’yı.
Daha fazla vaktinizi almadan, Londra’daki gezilecek yerleri liste halinde aşağıda ekleyelim. Avrupa’nın en büyük şehrinin en önemli noktaları sizlerle. Bildiğiniz ve hatta gezdiğiniz yerleri, yorum olarak bize iletmeniz halinde içeriğimize ekleyeceğimizi de bilmenizi isteriz.
Ulusal Londra Galerisi
Londra’nın sanat merkezi olduğunu söylemiştik. Ulusal Londra Galerisi içerisinde, Londra’nın 13. yüzyıldan günümüze kadarki dönemleri resmedilmiştir. Bu aslında Avrupa’nın da özetini geçen bir sanat galerisi olarak bilinmektedir.
Müzede çok değerli ve paha biçilemez koleksiyonlar bulunmaktadır. Bunlardan bazıları Leonardo da Vinci’nin eserleri, Van Gogh’un ayçiçeği ve Michelangelo’nun eşyalarıdır. Müze kesinlikle görülmeye değerdir, Londra’da gezilecek yerler listenizin ilk sıralarında olmasını öneriyorum.
Kew Bahçeleri
Resmi adı Kraliyet Botanik Bahçeleri olan Kew Bahçeleri, çok büyük bir alanı kaplamaktadır. Özelliği ise bahçe içerisinde çok fazla sayıda bitki çeşidinin bulunmasıdır. Şehrin merkezinde bir anda, tabiatın göbeğinde olmanızı sağlayan bir yapısı bulunmaktadır.
Bahçe, modern gibi görünse de yapımı 18. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Önceleri özel olan bahçe, daha sonra kraliyet bünyesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Günümüzde bahçeyi ziyaret etmek ücretsizdir ve rehberler eşliğinde de yine ücretsiz olarak gezebilirsiniz. Özellikle bahar ve yaz aylarında, bahçe içerisinde birçok festival ve etkinlik düzenlenmektedir. Gezi zamanınızı bu etkinlik tarihlerine göre ayarlamanızı şiddetle öneriyorum.
Tate Britain ve Tate Modern Galerileri
Londra, tesadüfen dünyanın sanat başkenti olmuş bir şehir değildir. Başlıkta bahsettiğimiz galeriler, dünyanın parmakla gösterilen başarılı sanat galerileri arasında bulunmaktadır. Galerilerin açımı ise 19. yüzyılın son yıllarına dayanmaktadır.
Küçük bir müze olarak açılmış olsalar da, dünyadaki birçok değerli eseri satın alarak kendisine dahil eden galeri, günümüzde İngiliz tarihi eserlerinin büyük bölümüne ev sahipliği yapmaktadır. Thames Nehri’nin iki yakasına kurulmuş olması, konuklara keyifli bir manzara izleme imkanı da sunmaktadır.
Sanat ile yakından ilgileniyor ve tarihi eserleri görmekten zevk alıyorsanız, mutlaka rotanızı Tate Britain ve Tate Modern Galerilerine yönlendirmenizi tavsiye ediyorum. Galeriler çok büyük oldukları için koca bir günü burada keyifle geçirebileceğinizden emin olabilirsiniz. Bu arada nehir kenarında 5 çayı içmeyi de ihmal etmeyiniz.
St Paul Katedrali
Londra, kültür ve sanata ek olarak Hristiyanların dini merkezlerinden de bir tanesidir. Ülkede birçok büyük katedral ve kilise bulunmakta olup bunların tarihi de asırlar ile ifade edilmektedir. St Paul Katedrali, elbette Londra halkı için yeri çok farklı olan bir yapı.
İngiliz mimarisinin adeta zirvesi olan St Paul Katedrali, hangi dine inanırsa inansın gelen her ziyaretçiyi etkilemektedir. Katedral gezi için uygundur ve içerisinde ücretsiz yardımcı olan rehberler de bulunmaktadır. Günümüzdeki yapı, 17. yüzyılda çıkan bir yangın nedeni ile o dönemde yenilenmiştir, asıl tarihi ise 10 asra yakındır.
Victoria ve Albert Müzesi
İçimiz dışımız tarihi yapı ve müze oldu kardeşim? Diyorsunuz ama benden ötürü değil, Londra’dan ötürü. Şehir dediğim gibi adeta açık hava müzesi gibi.
Victoria ve Albert Müzesi de, 1852 yılında kurulmuştur ve çok büyük bir alana sahiptir. Müzeyi değerli kılan ise içerisinde 5.000 yıllık bir sanat eseri koleksiyonunun olmasıdır. Müzeyi tek günde gezmek mümkün değil zira 150’ye yakın galeri bulunuyor içerisinde. Yani boşuna tanıtmıyoruz, öyle bir müze hayal edin ki sadece heykel veya seramik için bile birden fazla galeri salonuna sahip olsun.
Londra Gözlem Kulesi
Milenyumda inşa edilen Londra Gözlem Kulesi, Avrupa’nın en büyüğüdür ve tüm Londra’yı 360 derecelik açı ile izleme imkanı sunmaktadır. Londra’daki tüm manzaralara vakıf olabileceğiniz bu kulede, özellikle hafta sonlarında uzun sıralar oluşmaktadır. Kuleye çıkmak ücretlidir.
Hampton Court Sarayı
Yine Thames Nehri yanında olan önemli yapılardan bir tanesidir. Saray içerisinde gezilmesi gereken mahkeme, galeriler, eski devlet daireleri ve bir de tenis kortu bulunmaktadır.
Hampton Court Sarayının en dikkat çeken yanı ise bahar aylarında adeta bir görsel şölene dönüşen bahçesidir. Bahçe dediysem yanlış anlaşılmasın, onlarca farklı bahçe ve kilometrelerce süren yürüme parkurları bulunmaktadır.
Buckingham Sarayı
Televizyonlarda veya İngiliz filmlerinde, bir sarayın önündeki muhafızların nöbet değiştirme törenlerini muhakkak izlemişsinizdir. İşte o meşhur saray, Buckingham Sarayıdır. Kraliçe de bizzat hayatını burada sürdürmektedir. Eğer Kraliçenin o an sarayda olup olmadığını anlamak istiyorsanız, sarayın girişindeki bayrak direğine bakmanız yeterli olacaktır. Kraliyet sancağı yerinde ise Kraliyet sarayda demektir.
Sarayın belirli bölümleri bilet satın alınarak gezilebilmektedir. Saray çok büyük olduğu için koca bir günü ayırsanız anca yetecektir. Bu arada sarayda 5 çayı içme imkanı da bulunuyor. Kim bilir belki kendinizi kraliçe veya kral gibi hissedebilirsiniz. İngiltere’nin adeta sembolü haline gelmiş olan Buckingham Sarayı, Londra’nın tam göbeğinde yer almaktadır. Muhafız Değiştirme Töreni saat 11.30’da düzenleniyor olsa da siz yerinizi 10.00 gibi kapın zira tören her gün binlerce kişi tarafından izlenmektedir. Bu arada değişim videosunu hemen aşağıya ekliyorum, belki izlemek istersiniz.
British Museum
İngiliz Müzesi, dünyanın en iyi antik eser koleksiyonlarından birisine sahiptir. Öyle ki müzedeki eser sayısı milyonlar ile ifade edilmektedir. Burada sadece İngiltere’den çıkarılmış eserler değil dünyanın dört bir yanından toplanmış antik ve tarihi eserler bulunmaktadır. Müzenin bu kadar güçlü olmasının sebebi ise elbette İngiltere’nin bir zamanlar ve bana göre halen dünyanın süper gücü olması ve dünyada sömürgeciliği en iyi yapan devlet olmuş olmasıdır.
15 milyon eser olması, müzeyi değil 1 günde 1 haftada bile gezmenize engel. Rehberler eşliğinde gezerek, müzenin en önemli salonlarının keyfini çıkarmanızı öneriyoruz. Burası öyle bir yer ki, adeta dünyadaki insanlığın başladığı tarihten günümüze kadar bir serüvene çıkacaksınız.
Hyde Park
Çok müze, saray gezdik biraz da ferahlamanın zamanı geldi bence. 350 dönümlük alanı ile Hyde Park, Londra’nın en büyük yaşam alanıdır diyebiliriz. Burası öyle bir park ki, tam 400 yıldır Londra halkının nefes aldığı bir alan.
Park içerisinde dev bir gölet bulunmaktadır. Bu göl ise 300 yıllıktır. Park içerisinde geçmişte Wellington Dükü’nün de yaşadığı bir köşk bulunmaktadır. Köşk müzeye çevrildiği için ziyarete açıktır. Müze içerisinde, zamanında düke gelmiş çok değerli hediyeler sergilenmektedir.
Londra Hakkında Bilmeniz Gerekenler
- Şehir ilk adını milattan sonra 43 yılında almıştır. Thames Nehri etrafına kurulan şehrin ilk adı Londinium olarak belirlenmiştir.
- Direksiyonlar sağdan kullanılmaktadır.
- Londra dünyanın en gelişmiş metro hattına sahiptir ve şehri en hızlı şekilde gezmenin yolu da metro seyahatleridir.
- Oyster Kart alarak, 1 hafta boyunca sınırsız metro ve otobüslerden faydalanabilirsiniz.
- İngiltere müzelerin neredeyse tamamı ücretsizdir.
- Londra’da neredeyse sürekli yağmur yağmaktadır. Mutlaka yanınızda şemsiye bulundurmalısınız.
- Londra’da adeta küçük bir Çin olan dev bir Çin mahallesi bulunmaktadır.
- Dünyanın en önemli festivallerinin düzenlendiği şehirde, Temmuz ayının ilk haftasında Türk festivali de düzenlenmektedir.
Londra hakkında söyleyeceklerimiz bu kadar. Daha önce Londra’ya gittiyseniz sizi en çok etkileyen ve gezmekten en çok zevk aldığınız yer neresiydi?
Şehir hakkındaki yorumlarınızı ve sorularınızı aşağıdaki kutucuktan bizlere şimdi iletebilirsiniz.
Başlıklar
Cevap Bırak